Japonya'nın liderliği, enflasyon hedeflerine ulaşmak için ücret odaklı bir stratejiyi iki katına çıkarıyor. Fikir nedir? Önce maaşları artırmak, ardından tüketici harcamalarının doğal olarak fiyatları hedeflere doğru itmesine izin vermek.
Bu, düşündüğünüzden daha önemli. Yıllarca Japonya deflasyonla mücadele etti—insanlar fiyatların düşeceğini beklediği için alışverişlerini erteledi ve bu kısır döngüyü yarattı. Bu zihniyeti kırmak için gerçek gelir artışı gerekiyor, sadece para politikası taktikleri değil.
İşte püf nokta: ücret artışları enflasyonun önünde olmalı, yoksa hanehalkları sadece daha fakir hisseder. Şirketler zam yapamadan işten çıkarmadan artış sağlayamazsa, tüm plan ters teper. Ayrıca, küresel tedarik zincirleri hâlâ belirsizliğini korurken, ithal enflasyon her şeyi karmaşık hale getirebilir.
Neden Japonya dışındaki biri ilgilenmeli? Çünkü merkez bankası politikaları birbirine bağlı. Bu yaklaşım işe yararsa, diğer ekonomiler de taklit edebilir. Eğer başarısız olursa, daha fazla niceliksel genişleme beklenebilir—ki bu da tarihsel olarak likiditeyi riskli varlıklara, özellikle dijital varlıklara pompalamaktadır.
Gerçek sınav, konuşmalardan çok, önümüzdeki 12-18 ay içinde ücretlerin yaşam maliyetlerinden daha hızlı artıp artmadığıdır. Bu veri, bu stratejinin ayakta kalıp kalmayacağını veya sadece başka bir politika denemesi olup olmayacağını gösterecek.
View Original
This page may contain third-party content, which is provided for information purposes only (not representations/warranties) and should not be considered as an endorsement of its views by Gate, nor as financial or professional advice. See Disclaimer for details.
Japonya'nın liderliği, enflasyon hedeflerine ulaşmak için ücret odaklı bir stratejiyi iki katına çıkarıyor. Fikir nedir? Önce maaşları artırmak, ardından tüketici harcamalarının doğal olarak fiyatları hedeflere doğru itmesine izin vermek.
Bu, düşündüğünüzden daha önemli. Yıllarca Japonya deflasyonla mücadele etti—insanlar fiyatların düşeceğini beklediği için alışverişlerini erteledi ve bu kısır döngüyü yarattı. Bu zihniyeti kırmak için gerçek gelir artışı gerekiyor, sadece para politikası taktikleri değil.
İşte püf nokta: ücret artışları enflasyonun önünde olmalı, yoksa hanehalkları sadece daha fakir hisseder. Şirketler zam yapamadan işten çıkarmadan artış sağlayamazsa, tüm plan ters teper. Ayrıca, küresel tedarik zincirleri hâlâ belirsizliğini korurken, ithal enflasyon her şeyi karmaşık hale getirebilir.
Neden Japonya dışındaki biri ilgilenmeli? Çünkü merkez bankası politikaları birbirine bağlı. Bu yaklaşım işe yararsa, diğer ekonomiler de taklit edebilir. Eğer başarısız olursa, daha fazla niceliksel genişleme beklenebilir—ki bu da tarihsel olarak likiditeyi riskli varlıklara, özellikle dijital varlıklara pompalamaktadır.
Gerçek sınav, konuşmalardan çok, önümüzdeki 12-18 ay içinde ücretlerin yaşam maliyetlerinden daha hızlı artıp artmadığıdır. Bu veri, bu stratejinin ayakta kalıp kalmayacağını veya sadece başka bir politika denemesi olup olmayacağını gösterecek.