Ticaretle ilgili birkaç şeyden bahsedeyim, aslında iki anahtar nokta var: nasıl giriş yapacağın ve cebinde ne kadar cephane kaldığı.

İlk olarak, nasıl giriş yapacağın meselesine değinelim.

Kripto piyasasının huyunu biliyorsun, bir dakika önce sakin sakin duruyor, bir sonraki dakika bir tweet ile fiyatlar uçuyor. Birçok kişi burada kaybediyor—biraz yükselince panikleyip kaçmaya çalışıyor, elindekini kaybetmekten korkuyor; düşüşte ise direnip satmıyor, sonunda hesabının yeşilden kırmızıya, kırmızıdan patlamaya geçtiğini izliyor.

Bu piyasada hayatta kalabilenlerin, kendi yöntemleri var. Hangi seviyeden giriş yapacağı, nerede duracağı, pozisyonu ağır mı hafif mi tutacağı gibi kararlar, içlerinde bir ölçüyle belirlenmiş. Bu iş şansa oynamak değil, fırsat gerçekten geldiğinde soğukkanlı kalabilmek ve gereken yerde karı almak. Piyasa ne kadar çılgın olursa olsun, disiplinli olanlar yine sakin kalabilir.

Bir de para yönetiminden bahsedelim.

Bu ortamda en kötü olan, fırsatı kaçırmak değil, aceleyle cephaneyi tüketmek. Bazıları K-line’a bakıp hemen bütün parayı riske atıyor, birkaç tur yüksekten alıp düşükten satmaya çalışırken, ana sermayelerini kaybediyor. Büyük piyasa hareketi gelmeden önce elindekini kaybediyorlar. Gerçekten ayakta kalanlar ise parayı bölerek kullanmayı biliyor—küçük miktarlarla deneme yapıp hissetmek, büyük parayı ise kendini korumak ve hayatta kalmak için saklamak. İşte bu sayede o büyük dönüşüm yapan piyasa hareketine dayanabilirler.

Sonuç olarak, sermaye yönetimi, kendine bir çıkış yolu bırakmaktır. Bir yandan tamamen kaybetmekten kaçınmak, diğer yandan fırsat geldiğinde cebinde para olmadan piyasaya girememek.

Özetle:

Bu piyasada, şans asla sebepsiz yere size çalmaz. Önce kendi stratejini sağlamlaştır, riskleri kontrol altına al, o oyunu değiştirecek büyük piyasa gerçekten geldiğinde, onu karşılayıp, güvenle yakalayabilir ve cebine koyabilirsin.